24/07/2019
turkkusu
insanlar
dergi, Fuat Kozluklu, gazeteci, haber, haftalık, muhabir, nokta
Adnan Hoca meselesi neredeyse 40 yıllık geçmişe sahip. Bu süre boyunca toplumda çok konuşulan isimlerden biri oldu; kendini mesih ilan etti, çevresine topladığı gençlerden beslendi, içerikleri birbirine çok benzer onlarca kitap yazdı, akıl hastası olduğu ileri sürüldü. Yaşamı, şirketleri ve tv yayınları dillere pelesenk oldu.
Cumhuriyet tarihimizin “iyi olmayan bir örneği” olan ve pek çok benzeri bulunan Adnan Hoca meselesini bir kitap olarak derleyen de sevgili Fuat Kozluklu oldu.
İlk kez dönemin “en çok satan” haftalık haber dergisi Nokta’da yayınlanan Adnan Hoca araştırmamızda yaşadıklarımı sevgili Fuat için yazdım. O da aktardıklarımı “Adnan Oktar’ın dünyasını deşifre eden bir gazetecinin kaleminden” açıklaması ile Kod adı: Sapkın isimli kitabında yayınladı.
Okunması gereken bir kitap…
11/01/2015
turkkusu
olaylar
5N1K ile Etkinlik Yönetimi, Açık Sınıf, akademisyen, algı, Associated Editors, çözüm, ölçüm, özel etkinlik, özel olay, özgün, öğren | yaşa | anlat, üniversite, bilge, bilgi, bilgi toplumu, book, brand, broadcast, coach, communication, conference, dünya, deneyim, dinamik, dinlemek, dokunmak, dost, doğa, education, Edukalip, edutainment, empati, EMT, etkinlik, Etkinlik Yöneticisi, etkinlik yönetimi, event, event management, Event Management Team, Event Management via 5W1H, Event Manager, Event Marketing 2.0, eğitim, eğitimci, eğlence endüstrisi, festival, fikir, genç, gerçek, hakan turkkusu, hayal, hedef, hizmet, hkn, iletişim, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan, insan sermayesi, ISBN 9786054562947, işlev, işlevsel, kalite, keşfetmek, keşif, kimlik, kitap, koklamak, konferans, konser, konuk konuşmacı, konuşmacı, lecturer, marka, marketing, müzik, media, medya, mesaj, meslek, new media, nokta, Okalip, okumak, plan, planlama, profesyonel, proje, Proje Yöneticisi, Project Director, quality, renk, sanal haber merkezi, sanat, sanatçı, söz uçar yazı kalır, serüven, servis, social media, solution, sosyal medya, speaker, standart, tatmak, teknoloji, time, uluslararası ilişkiler, university, verba volant scripta manent, yaratıcılık, yarın, yarışma, yayın, yazar, yazı, yazılım, yaşam, yaşamak, yönetici, yönetim, yeni medya, yenilik, yolculuk, yıllık, zaman, şirket
geçen ay el sıkıştığım ve eğitimcileri arasında listelendiğim Açık Sınıf‘ta ilk dersim, #EtkinlikYönetimi. Profesyoneller kadar üniversiteye devam edenlerin de rahatlıkla katılabileceği 2 günlük benzersiz bir eğitim programı…
Bu eğitim ile katılımcılar; yaşamın her alanında iyi ve doğru iletişim kurmanın, yenilikçi düşünmenin, sorunların üstesinden gelmenin, dışa dönük olmanın, kendi kendine yetmenin, becerilerini geliştirme ve mükemmel bir esnekliğe sahip olmanın önemini keşfedecekler. Bu sayede pek çok kapının açıldığını görecek, güçlü bir kişilik edinme yolunda ilerleyebilecekler.
18/12/2013
turkkusu
olaylar
özel etkinlik, özel olay, Bülent Evirgen, bilgi, bilgi toplumu, EMT, etkinlik, etkinlik yönetimi, event, event management, Event Management Team, eğitim, eğitimci, eğlence endüstrisi, girişim, hakan turkkusu, halkla ilişkiler, iktisadi idari bilimler fakültesi, iletişim, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan, insan sermayesi, izmir gediz üniversitesi, izmir gediz university, konferans, konser, nokta, söz uçar yazı kalır, verba volant scripta manent, yaratıcılık, yazar, yönetici, yönetim, yenilik, İzmir
İzmir Gediz Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Bulent Evirgen dostumun daveti ile yüksek lisans programı öğrencileri için girişimcilik ve inovasyon açısından Doğası Girişim: Etkinlik Yönetimi konusunu anlattım…
ACADEMIA.EDU sitesindeki sunum: https://www.academia.edu/9656390/Doğası_girişim_Etkinlik_Yönetimi
07/01/2013
turkkusu
fikirler
özel olay, öğren | yaşa | anlat, bilgi, bilgi toplumu, book, coach, deneyim, etkinlik, etkinlik yönetimi, event, event management, eğitim, eğitimci, fikir, hakan turkkusu, halkla ilişkiler, iletişim, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan, insan sermayesi, kitap, konferans, konuk konuşmacı, media, medya, meslek, nokta, profesyonel, proje, quality, söz uçar yazı kalır, türkçe, verba volant scripta manent, yaratıcılık, yarın, yayın, yazar, yazı, yaşam, yaşamak, yönetici, yönetim, yenilik
Mohandas Karamçand Gandhi;
Söylediklerinize dikkat edin, düşündüklerinize dönüşür.
Düşündüklerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür.
Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür.
Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür.
Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür.
Değerlerinize dikkat edin, karakterlerinize dönüşür.
Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
demiş… çok doğru…
41.048451
28.976879
04/01/2013
turkkusu
olaylar
bilgi, bilgi toplumu, deniz insel, ercan arıklı, etkinlik yönetimi, event, event management, eğitim, eğitimci, gelişim yayınları, hakan turkkusu, halkla ilişkiler, iletişim, iletişim fakültesi, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan sermayesi, istanbul bilgi üniversitesi, konferans, nokta, söz uçar yazı kalır, verba volant scripta manent, yenilik
20/1272012 cuma günü İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde verdiğim Etkinlik Yönetimi başlıklı konferansın ham haldeki kayıtları http://www.youtube.com/user/turkkusu kanalında…
41.048451
28.976879
23/12/2012
turkkusu
olaylar
üniversite, bilgi, bilgi toplumu, deniz insel, ercan arıklı, etkinlik yönetimi, event, event management, eğitim, eğitimci, gelişim yayınları, hakan turkkusu, halkla ilişkiler, iletişim, iletişim fakültesi, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan sermayesi, istanbul bilgi üniversitesi, konferans, konuşma, konuşmacı, nokta, Santralİstanbul, söz uçar yazı kalır, verba volant scripta manent, yenilik
Nokta dergisinde çalıştığım yıllarda, Gelişim Yayınları çatısı altında başta Ercan Arıklı olmak üzere ilham aldığım çok değerli yöneticilerden biri olan Deniz İnsel ile yıllar sonra yine aynı çatı altında buluştum. Sayın İnsel’in daveti üzerine ve elbette büyük bir zevkle İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi’sinde geleceğin iletişim profesyonellerine Etkinlik Yönetimi konusunu anlattım.
Santralİstanbul Kampüsü’nde hava müthiş soğuk olmasına ve lapa lapa kar yağmasına karşın konferans mekanında boş yer yoktu. ilgi olağan üstü, sorular muhteşemdi. Keşke her sınıf böyle olsa, her öğrenci bu çizgide dursa ülkenin geleceği daha ümit verici olur…
ACADEMIA.EDU sitesindeki sunum: https://www.academia.edu/9656034/İletişimciler_için_Etkinlik_Yönetimi
41.048451
28.976879
01/12/2012
turkkusu
fikirler
50 yaş, 50 yıl, 5N1K ile Etkinlik Yönetimi, algı, arkadaş, Associated Editors, çeviri, çevirmen, ölçüm, özel etkinlik, özel olay, özgün, öğren | yaşa | anlat, bilge, bilgi, bilgi toplumu, book, coach, communication, dünya, deneyim, dinamik, dinlemek, dokunmak, dost, doğa, dış haberler servisi, e-book, e-future, e-yarın, editör, empati, etkinlik, Etkinlik Yöneticisi, etkinlik yönetimi, event, event management, Event Management Team, Event Management via 5W1H, Event Manager, eğitim, eğitimci, eğlence endüstrisi, festival, fikir, film, film çekimi, fotoğraf, fotoğraf çekmek, fotoğrafçı, gazeteci, gazetecilik, genç, gerçek, gezgin, haber, haber ajansı, haber bülteni, haberci, habercilik, hakan turkkusu, hayal, hedef, hizmet, hkn, iletişim, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan, insan sermayesi, ISBN 9786054562947, işlev, işlevsel, kalite, keşfetmek, keşif, kimlik, kitap, koklamak, konferans, konser, konuk konuşmacı, kuruluş, kısa film, kısa metrajlı film, latince, macera, marka, müzik, media, medya, mesaj, meslek, muhabir, new media, nokta, okumak, plan, planlama, profesyonel, proje, Proje Yöneticisi, Project Director, quality, renk, saat, sanal haber merkezi, sanat, sanatçı, söz uçar yazı kalır, serüven, servis, sosyal medya, standart, tatmak, türkçe, time, uluslararası ilişkiler, verba volant scripta manent, yaratıcılık, yarın, yarışma, yayın, yazar, yazı, yaşam, yaşamak, yönetici, yönetim, yeni medya, yenilik, yolculuk, yıllık, zaman, şirket
kitabım bugün tam bir aylık oldu… yazıldı, okundu, basıldı ve sizlere ulaştı. bir kaç sözcükle anlatılabilecek kadar sade ama yaşanırken ve özellikle de bir sonraki aşamaya geçiş beklenirken de bir o kadar sancılı bir süreç. ilgi, umduğumdan büyük, satış da beklediğimden yüksek. önümüzdeki aylarda yeni baskı olacak gibi… 🙂
facebook sayfamızdaki göstergelere göre; kitabın varlığından haberdar olan olan sizler ve sizlerin dostları ile 66 bini aşan bir topluluk söz konusu. müthiş bir sayı bu. aynı sayfadan anladığım kadarı ile genel bir beğeni de söz konusu. bu beğeni sadece tıklamalardan ibaret de değil üstelik, eski usül “sevgili hakan” diye başlayan mesajların içinde, hem de satırlar boyunca…
sağolun;
– sağolun emeğe saygı duyup satın aldığınız için…
– sağolun zaman ayırıp okuduğunuz için…
– sağolun düşündüklerinizi paylaştığınız için…
her biriniz ile kahve içip sohbet etmiş gibiyim. “bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır” derler, katkılarınız ile sizin de ben de 40 yıl hatırı var artık.
bir eksiğimiz kahve idi, o da burada hazır işte…
41.048451
28.976879
18/07/2012
turkkusu
fikirler
arkadaş, Associated Editors, avatar, çözüm, çelik palas oteli, çeviri, çevirmen, ölçüm, ölüm, özel etkinlik, özel olay, özgün, BEÇ Group, bilge, bilgi, bilgi toplumu, bursa anadolu lisesi, coach, communication, dünya, dinamik, dinlemek, dokunmak, dost, doğa, dış haberler servisi, e-future, e-yarın, editör, empati, ercan arıklı, etkinlik, etkinlik yönetimi, event, event management, Event Management Team, eğitim, eğitimci, eğlence endüstrisi, festival, film, film çekimi, fotoğraf, fotoğraf çekmek, fotoğrafçı, gazeteci, gazetecilik, genç, gerçek, gezgin, gurme, haber, haber ajansı, haber bülteni, haberci, habercilik, hakan turkkusu, hayal, hedef, hizmet, hkn, iktisat fakültesi, iletişim, inisiye, innovation, innovative, inovasyon, inovatif, insan, insan sermayesi, istanbul, istanbul üniversitesi, işlev, işlevsel, kalite, kardeş, keşfetmek, keşif, kimlik, kitap, koklamak, konferans, konser, kuruluş, kısa film, kısa metrajlı film, macera, marka, müzik, medya, mesaj, muhabir, NestNet, new media, nokta, okumak, plan, planlama, quality, renk, saat, sanat, sanatçı, söz uçar yazı kalır, serüven, servis, sosyal medya, standart, tatmak, türk haberler ajansı, türkiye, tha, time, uluslararası ilişkiler, verba volant scripta manent, www.sanalhabermerkezi.com, yaratıcılık, yarışma, yayın, yazar, yazı, yaşam, yönetici, yönetim, yeni medya, yenilik, yolculuk, yıllık, zaman, şirket, İzmir
yaşamım boyunca hep eksikliklerle uğraştım…
çocuktum ufacıktım, boyu sıraya ancak yeten bir küçük çocuktum, eksik bilgilerim yüzünden eksik kalan notlarım ile boğuştum. sonra büyüdüm, ama yine eksiklerim yüzünden okulun “en gözde delikanlısı” olma fırsatı kaçırdım. ama ne notlarımın eksikliği, ne de kerşı cinsin ilgisinin eksikliği beni üzmedi, kendi kendime “nasıl olsa ileride olur” dedim…
ilk işime başladığımda bir çelimsiz çocuktum, nasıl olmayayım henüz 12-13 yaşlarındaydım, ilkokul bitmiş ve anadolu lisesi’nin hazırlık sınıfını tamamlamıştım. bu işim bir antika eşya satışı yapılan bir dükkandı, iyi bir oteldeydi. mesai ilk grupların check-out yaptığı 06:00’da başlar, yemeklerini yiyen otel misafirlerinin yatmadan önce lobby’de dolaştığı 23:00 sonrası biterdi. düzeni aksatmazdım ama içten içe farkındaydım ve kendi kendime “bu tempoya ne gücüm, ne de enerjim yeter” derdim…
üniversite sınavına girdiğim yıl, ilk kez iki basamaklı sınav uygulaması ile karşılaştım. yaşım eksik kaldığı için benden öncekilerin bir kez yaşadığı stres, benim karşıma tam iki kez çıktı. her iki sınavı da başardım ama notlarım eksik kaldığı için, çok heves ettiğim izmir yerine istanbul’u kazandım. ne yaşımın eksikliği, ne de aldığım notun eksikliği beni yıpratmadı, kendi kendime “nasıl olsa ileride telafi eder, tadını çıkarırım” dedim…
istanbul ün,versitesi, iktisat fakültesi’ndeki lisans eğitimim bitip uluslararası ilişkilerbölümü’nden mezun olduğumuzda, tüm dönem arkadaşımlarım ile birlikte double major-çift ana dal yaptığımızı da tesadüfen öğrendim. sonrasında yüksek lisans yapayım istedim, notlarım tuttu ama ilk yılın sonundaki günler ve geceler boyunca hazırlandığım ilk final sınavında “kapitalizmin şartları” sorulunca sabrım eksik kaldı. kağıdımı verdim, “yüksek lisans yapan birine lisans birinci sınıf vizesindeki soru sorulmaz” deyip çıktım. zaman içinde sildim attım kafamdan ama eksikliğini uzunca bir süre “çok derinden” hissettim, hatta eğitim durumumu soranlara bir kaç kez yüksek sesle “yüksek lisanstan terk” dedim…
okulu milattan öncede bırakınca kendimi bulunmaz hint patiskası gibi hissettim, pek bi’önem verdiğim iş dünyama kendimi maksimum kaptırdığım yıllarda hep zamanımın ne kadar eksik kaldığından yakındım. günde 8 saat çalışanlara bakıp, samimiyetle kendi geleceklerinden çaldıklarını düşündüm. inanılmaz ama yıllarca “en az 16 saat çalışmak gerek” türküsünü söyledim. zaman içinde bunun da yanlış ve eksik olduğunun farkına vardım, kendi kendime gizlice itiraf ettim…
arkadaşlarım, akranlarım 10-12 saat uyurken, hatta haftasonlarında bu süreyi 16-18 saate çıkarırken yine 5-6 saatlik uykum ile onlardan eksik kaldım. fazla uykunun zararları konusunda doktora yapacak kadar bilgi edindim ama bir de bakmışım ki bol uykuyu sevenler için gecemi gündüzüme katmışım yıllarca. bu kadarı da fazlaydı, kendi kendime “pes” dedim…
hem okudum, hem çalıştım. zaman kıttı. iktisat fakültesi’nin uluslararası ilişkiler bölümü’nde okurken sırası ile önce türk haberler ajansı’nda, sonrasında da nokta dergisinde çalıştım. zaman yetmiyordu. türk haberler ajansı’ndaki işim, şirket hiyerarşisi içinde office-boy’un altındaydı, onun bastığı haber bültenlerini sokakta kapı kapı dolaşıp dağıtırdım. zaman hep eksik kalırdı. nokta büyük fırsattı genç bir delikanlı için ama zamanım yetmezdi, gece yarısından önce çıkamazdım ercan arıklı’nın yönettiği nokta dergisi binasından. bana göre herşey doğruydu ama bir şey, hatta bir çok şey eksikti. en çok da yol kenarındaki bir cafe’de içilen kahve keyfi eksikti. bunları düşündüğümde kendi kendime, “şımarma” derdim ama bu eksik, sonraki yıllarda bile içime dert olmaya devam etti…
ilk genel müdür yardımcısı ünvanımı aldığımda ayaklarımı yerden kesmişti, “fazlasıyla hak ettiğim” söylendi. “madem hak ettim, neden fazlası değil” demek aklıma bile gelmedi.
geçen binyılda, yabancı ortağı olmayan ve üstüne üstlük hizmet sektöründe olan bir şirketin cirosunun milyon doları aşması pek alışılmış bir durum değildi. bir değil tam beş milyon dolar eşiğinin aşılmasında kilit rol oynadım. geçtim beş bin liralık primi, beş saniye ayrılıp da “teşekkür ederiz” bile denmedi. “hevesim kursağımda kaldı” demiyeyim ama içimde bir kez daha büyük bir şey eksik kaldı…
20’li yaşlar, 30’lu yaşlar, 40’lı yaşlar hızla geçti… hiç bir eksiğim yok, her yaşın hakkı tamam diyordum. üstlendiğim her işin hakkını verdim diyordum. başımı kaldırınca ve farklı bir açıdan bakınca epeyce eksiğim olduğunu fark ettim, içim burkuldu. daha önce de olduğu gibi kendi kendime kızdım, kocaman bir “pes” dedim…
bugün-yarın 50 olacağım…
daha sonra 60, olur mu olmaz mı bilmiyorum…
40 küsur yıl insanı yoruyor, 50’lerde bunu telafi edecek güç olacak mı bilmiyorum…
birinci bahar’dan kimse bahsetmiyor ama ikinci bahar dillere pelesenk. gülüp geçiyorum kendi kendime, “hayırlısı” diye ağzımda geveliyorum. insan ister hiç bir şeyin eksik olmadığı anları, hatta uzunca bir zamanı ve mümkünse de yılları. bazen oluyor, bazen olmuyor ama bir şeyler hep eksik kalıyor.
60’lar yeni bir şeyler getirir de eksikleri giderir mi hakikaten kestiremiyorum. kimi çağdaşlarım 70’lerinden, 80’lerinden bahsediyor. planlarını anlatıyor. daha eğitimi süren çocuklarından bekledikleri torunlardan söz ediyorlar. yolları açık olsun. gönüllerine yakıştırdıkları, gerçekleri olsun elbette. kendi adıma, kendi payıma bu konuda da eksik olduğumun altını çizmeliyim. takvim yapraklarımın eksik olmasında değil sorun, daha derinde… bir başka eksik’te…
zaman eksik…
mekan eksik…
sağlık eksik…
huzur eksik…
bilgi eksik…
para eksik…
özetle ağız tadı eksik…
bu yazıyı yazarken, eksikleri sıralayıp “nasıl gideririm” sorusuna yanıt aramaktı niyetim. sanırım bu da bir başka eksik oldu…
şu eksikler bir bitse… yaşamın bir döneminde de eksik’ler ile uğraşmasam…
öyle bir zaman geldiğinde o kadar mutlu olacağım ki, geride kalan kimi eksikleri bile görmeyeceğim, görmezden geleceğim…
dilerim öyle bir zaman vardır, dilerim o dönem gelsin…
“eksiksizlik, ütopyadır” mı dedi biri uzaktan…
çeneni kapat arkadaş, bir ümidim var onu da tüketme bari…
belki vardır…
bakın bu bir fincan kahvenin hiç bir eksiği yok…
görünüm mükemmel, tadı yerinde, sıcaklığı kıvamında, üstelik de durduğu yerde başlı başına bir mutluluk kaynağı…
kahve de özlenir mi, özlenirmiş… can çeker mi, hem de çok fena çekermiş…
41.048451
28.976879